Mary Putnam: Tıpta Devrim Yaratan Kadın ve Unutulmuş Mirası
Mary Putnam: Tıpta Devrim Yaratan Kadın ve Unutulmuş Mirası
Mary Putnam, 1800'lü yıllarda tıpta devrim yaratan bir kadın olarak tarihe geçti. Ancak, günümüzde adının unutulmuş olması, onun hikayesinin yeniden anlatılmasını gerektiriyor. Putnam, tıp alanında yaptığı çalışmalarla birçok ilke imza atmış, kadın sağlığı konusundaki ön yargıları yıkmıştır. Lydia Reeder'in kaleme aldığı 'The Cure for Women' kitabı, Putnam'ın hikayesini gün yüzüne çıkarıyor.
Mary Putnam, 10 yaşındayken yazdığı bir notta, 'Harika olurdum' diyerek hayallerini dile getirmiştir. 1852 yılında kaleme aldığı bu satırlar, onun azim ve kararlılığını göstermektedir. Tıp alanında yaptığı devrimlerle, kadınların sağlık konusundaki haklarını savunmuş ve bu alanda önemli bir figür olmuştur.
İlk Kadın Tıp Öğrencisi
Mary Putnam, 1868 yılında Sorbonne Üniversitesi'nin tıp fakültesine kabul edilen ilk kadın öğrenci olmuştur. Bu başarı, onun azmi ve kararlılığı sayesinde gerçekleşmiştir. Mezuniyetine sadece bir sınav kala Paris'te kalmayı tercih etmesi, onun cesaretini göstermektedir.
ABD'ye döndükten sonra, kadın sağlığı alanında önemli çalışmalar yapmaya başlamıştır. New York Kliniği'nde çalışarak, kadınların sağlık sorunlarına dikkat çekmiştir. Bu dönemde, kadınların tıp alanında kariyer yapmalarının önündeki engelleri aşmaya çalışmıştır.
Ödüller ve Başarılar
1876 yılında Harvard Üniversitesi tarafından verilen Boylston Tıp Ödülü'ne layık görülen ilk kadın olmuştur. Bu ödül, onun alanındaki başarısını ve kadınların sağlık konusundaki haklarını savunma çabasını simgelemektedir. Putnam, yazısında kadınların regl döneminin sağlık belirtisi olduğunu vurgulamıştır.
Putnam, bu yazısında kadınların regl dönemlerinde dinlenmeye ihtiyaç duyup duymadığını sorgulamış ve güçlü argümanlarla bu konuyu ele almıştır. O dönemde kadınların sağlık sorunları, toplumda bir patoloji olarak görülmekteydi. Putnam, bu yanlış algıyı değiştirmek için önemli bir mücadele vermiştir.
Kadın Düşmanlığıyla Mücadele
Putnam, kadın düşmanlığıyla mücadele eden bir figür olmuştur. S. Weir Mitchell gibi dönemin ünlü doktorları, kadınları evde kalmaya zorlayarak tedavi etmeye çalışmışlardır. Ancak Putnam, bu yaklaşımı eleştirerek, kadınların aktif bir yaşam sürmeleri gerektiğini savunmuştur.
Charlotte Perkins Gilman, Putnam'ın tedavi yöntemlerinden faydalanarak sağlığına kavuşmuştur. Putnam, sadece bireylerin değil, tüm kadınların hakları için mücadele etmiş, kadınların tıp alanında yer almasını desteklemiştir.
Trajedi ve Son Makale
Putnam, hayatı boyunca birçok trajedi yaşamıştır. Oğlu Ernst'in hastalığı ve kaybı, onun için büyük bir acı olmuştur. Bu trajedi, onun yaşamına derin bir etki bırakmıştır. Putnam, son makalesini 60'lı yaşlarının başında kaleme almıştır.
Son makalesinin başlığı, 'Serebelluma Baskı Yapan Meninjiom Tümörünün Erken Belirtilerinin Tanımı, Yazar Bu Yüzden Öldü. Makale Kendisi Tarafından Yazıldı' şeklindedir. Bu makale, onun yaşam öyküsündeki hırs, ortaklık, zafer ve kayıpları yansıtmaktadır.
Sonuç ve Günümüzdeki Önemi
Mary Putnam, bilime güvenerek ve hurafelere karşı çıkarak, kadınların sağlık konusundaki haklarını savunmuştur. Günümüzde hala kadınlara dair daha iyi söylemler üretilmesi ihtiyacı sürmektedir. Reeder'in kitabı, Putnam'ın hikayesini yeniden gün yüzüne çıkararak, onun mirasını yaşatmayı amaçlamaktadır.
Putnam, yılmadan çok çalışması ve keskin analizleriyle, erkeklerin kadınlar hakkında ürettiği köhnemiş söylemi değiştirmeyi başarmıştır. Onun hikayesi, günümüzde kadınların sağlık ve hakları için verilen mücadelenin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.