olaytakibi.com

Türkiye Ekonomisinde Siyasi Gelişmelerin Etkisi: TL'nin Değer Kaybı ve Piyasa Tepkileri

26.03.2025 01:51
Son bir haftada yaşanan siyasi ve hukuki gelişmeler, Türkiye ekonomisinde büyük gerilim yarattı. TL'nin değer kaybı, borsa kayıpları ve TCMB'nin müdahaleleri dikkat çekiyor.

Türkiye Ekonomisinde Siyasi Gelişmelerin Etkisi: TL'nin Değer Kaybı ve Piyasa Tepkileri

Son bir haftadaki siyasi, hukuki gelişmeler ekonomide gerilim yarattı, yaratmaya da devam ediyor. İBB başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali, yüzlerce kişiye gözaltı süreci ve tutuklamalar, piyasalarda belirsizlik yarattı. 19 Mart günü Dolar/TL’nin ani yükselişi, borsa kayıpları ve TCMB’nin müdahaleleri, ekonomideki olumsuz etkileri artırdı.

Siyasi Gelişmelerin Ekonomiye Etkisi

Son günlerde yaşanan siyasi gelişmeler, Türkiye ekonomisinde büyük bir belirsizlik yarattı. İBB başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali, birçok kişiye gözaltı sürecinin başlaması, piyasalarda güven kaybına neden oldu. Bu durum, yatırımcıların TL’ye olan güvenini sarstı ve döviz talebini artırdı.

19 Mart günü Dolar/TL’nin yüzde 12 oranında sıçraması, piyasalarda büyük bir panik yarattı. TL’nin değeri hızla düştü ve borsa endeksi BIST100, yüzde 9 gerileyerek haftayı yüzde 16 düşüşle kapattı. Bu gelişmeler, yatırımcıların risk iştahını olumsuz etkiledi ve yabancı sermaye çıkışını hızlandırdı.

Ekonomik Gelişmeler ve Piyasa Tepkileri

TCMB, kur atağını önlemek için 26 milyar dolar rezerv harcamak zorunda kaldı. 18 Mart’ta açıklanan kısa vadeli dış borç stoku, TL bazında 1 trilyon TL’ye yakın bir artış gösterdi. Bu durum, piyasalarda daha fazla belirsizlik yarattı ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisini azalttı.

Borsa endeksinde yaşanan kayıplar, banka hisselerinde yüzde 26’lık bir düşüşle sonuçlandı. Hazine’nin toplam döviz cinsi borç stoku, 5,424 milyar TL’ye ulaştı. Bu gelişmeler, Türkiye ekonomisinin kırılganlığını gözler önüne serdi ve yatırımcıların güvenini sarstı.

TCMB’nin Müdahale Stratejileri

TCMB, döviz talebini azaltmak için çeşitli adımlar attı. Likidite senedi ihracı, örtülü faiz artışı ve TL uzlaşmalı vadeli döviz satışları gibi önlemler, piyasalardaki dalgalanmaları kontrol altına almak amacıyla uygulandı. Ancak bu önlemler, TL’ye olan talebi artırmakta yetersiz kaldı.

SPK’dan gelen düzenlemeler, açığa satışın yasaklanması ve pay senedi alımının kolaylaştırılması gibi önlemlerle desteklendi. Ancak belirsizlikler devam ettiği sürece, faiz oranlarının yüksek kalması bekleniyor. Bu durum, hem finansman olanaklarını kısıtlayacak hem de kamu maliyesini olumsuz etkileyecektir.

Gelecek Beklentileri ve Enflasyon Sorunları

Ekonomideki belirsizlikler, enflasyonla mücadele programının geleceğini sorgulatıyor. Kur geçişkenliği ve enflasyon beklentilerindeki bozulma, enflasyonist etkileri artırıyor. 3 Nisan’da açıklanacak mart enflasyonu, bu durumun ne düzeyde olduğunu gösterecek.

TCMB’nin 17 Nisan’daki faiz kararı için bu veriler gözlemlenecek. Ancak mevcut gelişmelerle faiz indirimi olasılığı düşük görünüyor. Yüksek faiz oranları, hem iç piyasayı hem de kamu maliyesini olumsuz etkileyecek ve bütçe açığını büyütecektir.

Sonuç ve Değerlendirme

Son günlerde yaşanan ekonomik gelişmeler, Türkiye’nin mali istikrarını tehdit ediyor. TL’deki değer kaybı, yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenini sarstı. Yerli yatırımcıların risk iştahındaki azalma, piyasalardaki belirsizliği artırıyor.

Ekonomik göstergelerin zayıflığı, mali disiplinin risk altında olduğunu gösteriyor. İhracatçının beklentisi kur artışı olurken, ücretlerin enflasyon karşısında erimesi, toplumda yoksulluk sorununu derinleştiriyor. Fiyat istikrarı ve finansal istikrarın sağlanması, hukuka güven ve adalet algısıyla mümkün olacaktır.

Bize Ulaşın